Her halk, kendi kültürünü taşır bir yerden bir yere. Kimi zaman bir ezgiyle, kimi zaman bir yemekle, kimi zaman da bir kıyafetle. Kürt halkı için geleneksel giyim, sadece bir örtünme biçimi değil; kimliğin renklerle dokunmuş halidir.

Geleneksel Kürt kıyafetlerinde dikkat çeken şey, sadelikle ihtişamın uyumudur. İnce işçilikle hazırlanan fistanlar, işlemeli kuşaklar, başa bağlanan tülbentler. Her biri sadece bir detay değil, aynı zamanda taşıyıcısı oldukları kültürün, coğrafyanın ve yaşam biçiminin canlı bir yansımasıdır.

Kürt giyim kültürü, gösterişli olmasının çok ötesindedir. O kıyafetler, bir tarihin sessiz taşıyıcısıdır. Özellikle kadınların giydiği rengarenk elbiseler; sarı, kırmızı, yeşil tonlarıyla hem doğayı yansıtır hem de kültürel dayanışmayı. Bu renkler bazen bir direnişin sembolü olur, bazen de bir düğünde mutluluğun simgesi.

Erkek kıyafetleri de öyledir. Şal û şepik dediğimiz geleneksel erkek giysisi, zarafeti kadar asaletiyle de dikkat çeker. Kuşakla bel bağlamak, belki de geçmişin yükünü taşımaktır biraz. O kuşakta sadece kumaş değil, emek, mücadele ve tarih vardır.

Bugün modernleşmenin etkisiyle bu geleneksel kıyafetler  sadece düğünlerde, bayramlarda ya da özel günlerde giyiliyor. Ama her giyildiğinde bir şey hatırlatıyor insana: "Ben buradayım, bu kültür yaşıyor.”

Kürt giyim kültürü, hiçbir zaman yalnızca geçmişe ait olmadı. Bugün gençler tarafından yeniden yorumlanıyor, yeni biçimlerle hayat buluyor. Moda değişiyor ama öz değişmiyor. Çünkü bu giysiler, sadece kumaş değil,bir halkın  hikayesidir.Her dikiş bir hafıza, her desen bir anlam taşır. Ve bazen bir kıyafet, bir halkın en sade ama en derin kimliğidir.