HABER - Ali Çekdar KORKMA
Ezidilerin kutsal takviminde çok özel bir yere sahip olan Çarşema Sor, halk arasında “Kırmızı Çarşamba” olarak bilinir. Kürtçe’nin Kurmanci lehçesinde bu isimle anılan bayram, Ezidi inancına göre yılın ilk günü kabul edilir. Her yıl baharın gelişiyle birlikte Nisan ayının ortasında, Jülyen ve Selevkos takvimlerine göre Nisan ayının ilk Çarşambası’na denk gelecek şekilde kutlanır. Gregoryen takvimine göre bu tarih genellikle 14 Nisan veya onu takip eden ilk Çarşamba günüdür.
ÇARŞEMA SOR’UN DİNİ VE MİTOLOJİK KÖKENİ
Ezidi inancına göre Çarşema Sor, evrenin yaratıldığı gündür. Tanrı’nın emriyle Melek Tavus (Tawûsê Melek), bu gün yeryüzüne inmiş ve dünyaya düzen getirmiştir. Bu yüzden bayram, sadece doğanın canlanması değil, aynı zamanda kutsal bir varoluşun kutlamasıdır.
Meleklerin yaratılışı, evrenin biçimlenişi ve Tanrısal planın harekete geçişi bu özel günle ilişkilendirilir. Dolayısıyla Çarşema Sor, Ezidiler için sadece yeni yıl değil, aynı zamanda tüm yaşamın başlangıcını temsil eder.
KUTLAMALARDA ÖNE ÇIKAN RİTÜELLER
Bayram kutlamaları genellikle bir gün önceden, yani Salı akşamı başlar.
Irak’ın Şeyhan ilçesinde bulunan kutsal Laleş Tapınağı bu kutlamaların merkezidir.
Ezidi toplumunun dini önderi Baba Şeyh ve kıdemli din adamlarının katılımıyla başlayan törenlerde, tef eşliğinde beyitler okunur, dualar edilir.
Ezidiler, günahlarından arınmak için Enzel Köprüsü’nün kapısını öper, tapınağa yalın ayak girer ve içeride bulunan kutsal kolonlara üç düğüm atıp çözerek dilek diler.
Bu sembolik hareket, duaların kabulü ve temiz bir başlangıç için yapılır. Ayrıca tapınakta 365 mum yakılır. Bu mumlar, yılın her bir gününü simgeler ve her biri için dilek ya da şükran sunulur.
YUMURTA VE DOĞA SEMBOLİZMİ
Bayramın sabahında çocuklar ve gençler, “kari” adı verilen özel bir ot ile kırmızı şakayık çiçeklerini toplamaya çıkar. Kadınlar, yeşil, kırmızı, sarı, mor ve kahverengi gibi canlı renklere boyadıkları yumurtaları “kulere” adlı özel ekmekle birlikte yoksul ailelere dağıtır.
Yumurta, evrenin yaratılışını temsil eder ve kabuğunun kırılması yeni başlangıçları simgeler. Kabuğun toprağa serpiştirilmesi ise bereketin tüm doğaya yayılması anlamını taşır.
Bazı çiftçiler tarlalarına yumurta götürüp kabuklarını oraya bırakır. Bu gelenek, o yılın bereketli geçmesi için yapılan sembolik bir duadır. Aileler arasında renkli yumurtalar tokuşturularak bayramlaşma yapılır, çocuklara hediyeler verilir ve oyunlar oynanır.
MEZARLIK ZİYARETLERİ VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA
Çarşema Sor’da mezarlıklar ziyaret edilir, ölüler için dualar edilir ve hayır yemekleri hazırlanarak topluma dağıtılır. Bu gelenek, geçmişle bağların korunması ve ruhani temizliğin sürdürülmesi açısından büyük önem taşır.
Erkekler, kanaat önderlerinin eşliğinde mezarlıkta toplanır; ardından tüm aileler hazırladıkları yemekleri ortak bir alana getirerek birlikte yer ve bayramlaşır.
Besicilikle uğraşan Ezidiler, bayram günü hayvanlarını sağmaz, bir gün önceden hazırladıkları yoğurtları komşularıyla paylaşır. Bu paylaşım, toplumsal dayanışmanın pekişmesini sağlar.
KÜLTÜREL KORUNMA VE FARKLILIKLAR
Gürcistan ve Ermenistan’da yaşayan bazı Ezidi toplulukları Çarşema Sor’u kutlamaz. Bunun yerine “Kloç” adı verilen bir günü benimsemişlerdir. Bu fark, bu bölgelerdeki Ezidilerin asimilasyona uğramasıyla ilişkilendirilmektedir. Ancak diaspora halindeki Ezidiler, yaşadıkları her coğrafyada bu bayramı yaşatarak kimliklerini koruma çabası içindedir.
Nisan ayı Ezidiler için o kadar kutsaldır ki, bu ay içinde düğün yapılmaz. Nisan, yılın “gelini” olarak kabul edilir ve toprağın, doğanın zarar görmemesi için bu ayda toprak sürülmez. Her detay, doğaya saygıyı ve kutsallığı yansıtır.
SEMBOLLERİN DERİN ANLAMLARI
Bayram boyunca kullanılan her sembolün özel bir anlamı vardır. Yumurta evrenin yaratılışını, ekmek toplumsal paylaşımı, kari otu ise umut ve neşenin devamlılığını simgeler. Renkli çiçekler doğanın güzelliğini temsil ederken, toprağa serpiştirilen yumurta kabukları iyilik ve bereketin yayılmasını ifade eder.
Çarşema Sor, Ezidi toplumunun hem dini hem kültürel kimliğini yansıtan derin bir semboller bütünüdür. Hem kutsallığın hem de toplumsal birliğin kutlandığı bu bayram, geçmişle gelecek arasında güçlü bir köprü kurar.