HABER - Abdullah AKYOL / Davut SANCAROĞLU
Diyarbakır Kent Konseyi Kültürel Miras ve Kentleşme Meclisi, 3 Haziran 2025’te 1. Olağan Toplantısı’nı düzenledi. Toplantıda, kentin 12 bin 500 yıllık tarihi mirasının "hızlı ve plansız kentleşme" nedeniyle zarar gördüğü vurgulanırken, kültürel değerlerin korunması ve sürdürülebilir bir kentleşme için yol haritası çizildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Doğan Hatun, kentin tarihine ve geleceğine sahip çıkma çağrısında bulundu.
"KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM"
Diyarbakır’ın "Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Artuklular, Selçuklular ve Osmanlılar" gibi birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtildi. Kentin somut ve somut olmayan zengin kültürel mirasının, "plansız kentleşme, kaçak yapılar ve tarihi yapıların yıkımı" gibi sorunlarla tehdit altında olduğu ifade edildi. Toplantıda, "sürdürülebilir kentleşme" anlayışının kültürel mirası koruyan ve geleceğe taşıyan bir yaklaşımla şekillendirilmesi gerektiği vurgulandı.
"DİYARBAKIR’DA KENTSEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ"
Hızlı kentleşmenin yol açtığı "altyapı yetersizliği, trafik yoğunluğu, hava kirliliği ve mekansal eşitsizlik" gibi sorunlar masaya yatırıldı. Çözüm olarak, "katılımcı planlama modelleri, kültürel mirasa duyarlı kentsel dönüşüm projeleri, raylı sistemlerin yaygınlaştırılması ve halkın sürece dahil edilmesi" önerildi. UNESCO’nun kültürel mirası “somut ve somut olmayan unsurların bütünü” olarak tanımladığı hatırlatılırken, bu mirasın "turizm, yerel kalkınma ve toplumsal kimlik" açısından taşıdığı önem vurgulandı.
"KENT KONSEYİ VE MECLİS’İN ROLÜ"
Kent Konseyi ve Kültürel Miras ve Kentleşme Meclisi’nin, kentsel sorunlara çözüm bulmada "kritik bir rol" oynadığı belirtildi. Yerel ve merkezi yönetimlerin meclisin kararlarını dikkate alması halinde "kentsel hasarın minimize edilebileceği" ifade edildi. Meclis’ten, kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir kentleşme için "somut öneriler" üretmesi bekleniyor.
"KÜLTÜREL MİRASIN TANIMI VE ÖNEMİ"
UNESCO’nun kültürel mirası “bir toplumun tarihsel geçmişini, kimliğini ve değerlerini yansıtan somut ve somut olmayan unsurların bütünü” olarak tanımladığı aktarıldı. Kültürel mirasın korunmasının "tarihi bir sorumluluk" olmasının yanı sıra, turizm, yerel kalkınma ve toplumsal kimlik açısından da büyük önem taşıdığı vurgulandı. Hızlı ve kontrolsüz kentleşmenin "tarihi yapıların yıkımına ve kültürel değerlerin kaybına" yol açtığına dikkat çekildi.
"DİYARBAKIR’IN TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASI"
Diyarbakır’ın, "M.Ö. 3000’li yıllara uzanan tarihiyle" en eski yerleşim merkezlerinden biri olduğu belirtildi. Kentin zengin somut ve somut olmayan kültürel mirasa sahip olduğu, ancak kentleşmenin bu miras üzerinde "olumsuz etkiler" yarattığı ifade edildi. Özellikle 1990’lı yıllarda yaşanan göçler sonrası plansız yapılaşmanın, tarihi dokuyu tahrip ettiği vurgulandı.
"HAFIZA ÇALIŞMALARI VE PROJELER"
Diyarbakır’da kültürel hafızanın korunması için yürütülen "Suda Hafıza ve Azınlık Hakları" gibi projeler örnek gösterildi. Gençlerin ve yerel halkın bu çalışmalara dahil edilmesinin, kentin tarihine sahip çıkmada "kritik bir öneme" sahip olduğu belirtildi. Sürdürülebilir turizm uygulamaları, yürüyüş yolları ve kültürel rotalar gibi önerilerle, mirasın korunması ve işlevsel hale getirilmesi hedefleniyor.
"DOĞAN HATUN’UN ÇAĞRISI: KENTİMİZE SAHİP ÇIKALIM"
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Doğan Hatun, konuşmasında kentin "12 bin 500 yıllık kesintisiz yaşamına" vurgu yaptı. “Medeniyetin temelinin atıldığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu mirası sahiplenmek, değer biçmek ve gelecek nesillere taşımak hepimizin boynunun borcudur,” diyen Hatun, Erganideki Çay önü meselesine dikkat çekti. “Kentin yarısından fazlası Çay önüne gitmemiştir. Çay önüne sahip çıkalım,” çağrısında bulundu.
Hatun, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır Surları’nın çevresinde "çatışma süreci sonrası insansızlaşma" yaşandığını, ancak bu mirasın doğru değerlendirilmediğini belirtti. “Gözümüzü kapattık, açınca yok. Suriçi’nin üçte biri haritadan silindi,” diyen Hatun, tescilli yapıların yeniden inşa edilebileceğini, gerekli verilerin ve bütçenin mevcut olduğunu vurguladı. Ancak, belediyenin "zabıta ve çevre temizliği dışında yetkisinin olmadığını", altyapı ve kanalizasyon gibi konularda kontrolün merkezi hükümette olduğunu ifade etti.
Kentin "tur şirketlerinin günübirlik ziyaret alanına" dönüştüğünü belirten Hatun, “Miras, tur şirketlerinin elinde bir alana sıkıştı. Çatışma sonrası tescile değer yapılar hala var, istenirse sabah ihaleyle aynısı yapılabilir,” dedi. Cumhuriyetle başlayan imar planlarının uygulanmadığını, göç ve askeri darbelerin kenti kaotik bir hale getirdiğini söyleyen Hatun, “Son 40 yılda kent petrolleşmiş bir imar sürecine girdi. Binlerce yıl iklim koşullarına göre şekillenmiş bir kent, kendine yetebilirken, Cumhuriyet’le başlayan sistemde halk kendi kaderine terk edildi,” diye ekledi.
"DEPREMDE YOKSUL YAPILAR ZARAR GÖRDÜ"
Deprem sonrası artan kira fiyatlarına ve yoksulluğa da değinen Hatun, “Depremde yoksul yapılar hasar gördü. Yeni imar alanı açmak sorunları çözmez. Toplumsal dokuyu bertaraf edip ultra lüks yapılar sunmak çözüm değil,” dedi. Kentsel dönüşümde adil olunması gerektiğini vurgulayan Hatun, “Mevzuatla hareket edersek halkın yarısına zulmetmiş oluruz. Bağlar, Kaynartepe gibi alanlarda riski halk gördü, ama kentsel dönüşümü izah etmeden savunmak ihanettir,” diye konuştu.
"NE HASTANE VAR, NE OKUL"
Kentte hastane, okul, itfaiye gibi temel hizmetlerin eksik olduğunu belirten Hatun, “Oğlaklı TOKİ’de 10 bine yakın nüfus var, ama ne hastane ne itfaiye var. Bir yangında itfaiye 39 dakikada ulaşır. Bu, kentleşmenin zulme dönüşmesidir,” dedi. Her mahallede ekonomik döngü oluşturacak "komünler" kurulması gerektiğini, aksi halde kentleşmenin sürdürülemez olduğunu vurguladı.
"HEP BİRLİKTE BU KENTİ İNŞA ETMELİYİZ"
Diyarbakır Kent Konseyi Kültürel Miras ve Kentleşme Meclisi’nin 1. Olağan Toplantısı, kentin "tarihi ve kültürel mirasını koruma" ve "sürdürülebilir kentleşme" için önemli bir başlangıç oldu. Doğan Hatun’un “12 bin 500 yıllık kültürü, ekonomiyi, sosyolojiyi, sanatı ve dili esas alarak, hep birlikte bu kenti inşa etmeliyiz” çağrısı, kentin geleceğine dair umutları yeşertti. Meclis, yerel halk, sivil toplum ve yönetimlerle iş birliği yaparak, Diyarbakır’ı hem tarihine yakışır hem de yaşanabilir bir kent haline getirmeyi hedefliyor.