İletişim, insanın sosyal DNA’sında var. Medya ise bu DNA’yı kuşaktan kuşağa aktaran bir araç. Ancak dijital çağın getirdiği hız, bazen iletişimin temel taşlarını aşındırıyor: Doğru kelimeler, düzgün imla, özenli üslup… Bugün, bir tweet’in dünyayı dolaştığı, bir Instagram hikâyesinin milyonlara ulaştığı bu çağda, medyayı doğru kullanmak, dil kurallarına saygı duymaktan geçiyor.

Medya: Köprüler mi, Duvarlar mı Örüyor?  

Medya, tarih boyunca toplumların aynası oldu. Gazeteler, radyolar, televizyonlar… Ancak sosyal medyanın yükselişiyle birlikte, herkes kendi “medya imparatorluğunu” kurdu. Bu özgürlük, büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdi: İletişimi çoğaltırken anlamı eksiltmemek. Bir gönderideki yazım hatası, yanlış bir virgül, mesajı bulanıklaştırıyor. “#herkez” etiketiyle trend olan bir kampanya, dilin inceliklerini görmezden geliyor. Oysa medya, kitleleri birleştiren bir köprü olmalı; iletişim kazalarına neden olan bir duvar değil.  

Viral Olan Hatalar: Dil Kirliliği ve Sonuçları…

Dijital medyada hız, çoğu zaman özenin önüne geçiyor. “ğ” yerine “g” yazmak, noktalama işaretlerini ihmal etmek, kısaltmalarla dolu cümleler… Bu kirlilik, yalnızca göze hitap etmiyor; anlamı da zedeliyor. Örneğin, “Kadınlar, çocuklar ve erkekler kurtarıldı” ile “Kadınlar çocuklar ve erkekler kurtarıldı” arasındaki fark, bir virgülün insanlık tarihini nasıl değiştirebileceğini gösteriyor. Medya, bu tür hatalarla toplumsal algıyı şekillendirirken, dilin gücünü hafife alamaz.  

Sosyal Medya: Samimiyet mi, Savsaklık mı?  

Sosyal medya platformları, iletişimi demokratikleştirdi. Ancak bu özgürlük, bazen dil disiplinini zayıflattı. “slm” yerine “selam”, “mrb” yerine “merhaba” yazmak, karşımızdakine verdiğimiz değeri yansıtıyor. Bir haber sitesinin başlığında “yanlız” yazması, okuyucunun güvenini sarsıyor. Oysa doğru imla, medyanın olmazsa olmazı. Nasıl ki bir mimar, binayı sağlam temeller üzerine kuruyorsa, medya da iletişimi dilin kuralları üzerine inşa etmeli.  

Medya Okuryazarlığı: Bilinçli Tüketici, Sorumlu Üretici…

Günümüzde herkes hem medyanın tüketici, hem de üreticisi. Bu nedenle, medya okuryazarlığı kritik bir beceri. Bir haberi paylaşmadan önce kaynağını kontrol etmek, bir gönderiyi yayınlamadan önce yazım kurallarını gözden geçirmek… Küçük adımlar, büyük farklar yaratıyor. Ünlü dilbilimci Noam Chomsky’nin dediği gibi, “Medya, gerçeği yansıtmaz; onu inşa eder.” Bu inşada kullanılan tuğlalar, kelimelerimiz ve onları birleştiren kurallardır.  

Son Söz: Medyanın Vicdanı, Dilin İmzası…

Medya, gücünü iletişimden alır. Bu gücü sorumlulukla kullanmak ise dil bilincinden geçer. Bir noktanın, bir büyük harfin, bir virgülün önemini unutmamak… Çünkü medya, yalnızca bilgiyi değil, kültürü de taşır. Bir sonraki tweet’inizde, bir blog yazınızda veya bir e-postanızda, imla kurallarına özen gösterin. Unutmayın: Kelimeler dünyayı değiştirir. Medya ise bu değişimin megafonudur.  

Dijital çağın gürültüsünde, dilin sessiz çığlığına kulak verin. Çünkü iletişim, medyanın kalbi; imla ise o kalbin ritmidir.