Günümüzde iletişim, yalnızca kelimelerle sınırlı değildir. Aslında çoğu zaman, söylediklerimizden çok nasıl söylediğimiz; Hatta hiç söylemediklerimiz çok daha fazlasını anlatır. Psikoloji bize, insan ilişkilerinin ardında derin anlamlar olduğunu söylerken, iletişim bilimi bu yolculuğun nasıl aktarıldığını inceler. İki alanın kesişmesinde ise “sessiz mesajlar” vardır.
İnsanlar bir cümleyi duymadan önce, bakışlarımıza, beden dilimize ve ses tonumuza dikkat eder. Bir anne, çocuğa sadece sarılarak güven verebilir. Bir öğretmen, sınıfın daha önceki duruşuyla bile Otoritesini hissettirebilir. Bu örnekler, sözsüz iletişimin psikolojik açıdan gözlerin önüne serer.
Empati, bu noktada en önemli köprülerden biridir. Karşımızdakini gerçekten anlayabilmek, sadece onu dinlemekle değil, aynı zamanda onun öğrendiğini hissetmek mümkün. İyi bir iletişimci, dinlediğini değil, hissettiren kişidir. Bu da psikolojik olarak mümkün olur.
Birçok ilişki, yanlış anlaşılmalarla yıpranır. Bunun çoğu zaman ne söylendiği değil, nasıl söylendiği. Psikolojik sorunları farklılaştırmak, iletişimin anlaşılırlığını arttırmak. İnsan, değer görmek ister; Çocukların onaylandığını hissetmek ister. İşte bu ihtiyaçlar gözetildiğinde, iletişim yalnızca bir araç değil, iyileştirici bir güç haline gelir.
Sonuç olarak, etkili iletişim yalnızca diksiyonla, kelime seçimiyle ya da beden diliyle sınırlı değildir. O, aynı zamanda derin bir psikolojik olarak şekillenir. İletişimi güçlü kılan şey, kelimelerle kurulan köprülerin ötesinde, duygularla kurulan bağlardır.