HABER - Ali Çekdar KORKMA

Kürt mitolojisi, antik Mezopotamya’nın kadim kültürleri olan Sümer, Babil, Asur, Med ve Pers uygarlıklarının etkisiyle şekillenmiş zengin bir inanç sistemidir. Bu mitolojide doğa güçleriyle bütünleşmiş tanrılar, yüce kahramanlar ve gizemli yaratıklar önemli bir yer tutar. Sözlü kültürle nesiller boyunca aktarılan bu anlatılar, Kürt halkının tarihsel hafızasında derin izler bırakmıştır.

DUZGİN BAWO: DAĞIN KUTSAL KORUYUCUSU

DuzginBawo, özellikle Tunceli bölgesinde Alevi Kürtler arasında saygı gören bir figürdür. Gerçek adı Şah Haydar olan DuzginBawo’nun, doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanılır. Efsaneye göre, bir gün babası onun mucizelerine tanık olduktan sonra, Duzgin utancından dağa kaçar ve orada kaybolur. Bu dağ, günümüzde “Düzgün Baba Dağı” olarak anılmaktadır ve kutsal kabul edilir. 

Kürt Mitolojisindeki Efsaneler Ve Efsanevi Yaratıklar2

MEM Û ZÎN DESTANI: TRAJİK BİR AŞK HİKÂYESİ

Mem û Zîn, 17. yüzyılda Kürt şair EhmedêXanî tarafından kaleme alınmış bir aşk destanıdır ve Kürt edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Hikâye, Cizre beyi Mir Zeynuddin’in kız kardeşi Zîn ile divan kâtibinin oğlu Mem arasındaki trajik aşkı anlatır. 

Efsaneye göre, baharın müjdecisi olan Newroz bayramında, Cizre halkı kırlara çıkar ve eğlenirdi. Bu şenlikte, Zîn ve arkadaşı Sitî, Mem ve arkadaşı Tacdîn ile karşılaşır. İlk görüşte birbirlerine âşık olan Mem ve Zîn, çeşitli engellerle karşılaşır. Bu engellerin başında, Mem ve Zîn’in birleşmesini istemeyen kötü niyetli Beko gelir. Beko’nun entrikaları sonucunda, Mem zindana atılır ve burada hayatını kaybeder. Sevgilisinin ölümüne dayanamayan Zîn de onun mezarı başında can verir. Her iki âşık, Cizre’de yan yana defnedilir. 

Bu destan, sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda Kürt halkının birlik ve beraberlik özlemini de simgeler. Mem û Zîn’in mezarı, bugün Cizre’de ziyaret edilen önemli bir kültürel mirastır. 

Kürt mitolojisi; doğa, aşk, direniş ve ölüm kavramlarını kadim sembollerle işleyen, Mezopotamya’nın çok katmanlı kültürel mirasından beslenen bir anlatı evrenidir. Bu mitolojik yapı, tanrılarla, kahramanlarla ve gizemli varlıklarla bezeli destansı hikâyeleriyle Kürt halkının ruhsal dünyasını şekillendirir.

EFSANEVİ YARATIKLAR

ŞAHMARAN EFSANESİ: BİLGELİĞİN VE ŞİFANIN SEMBOLÜ

Şahmaran, Farsça’da “şah” (kral) ve “mar” (yılan) kelimelerinin birleşiminden oluşur ve “yılanların şahı” anlamına gelir. Anadolu mitolojisinde, Şahmaran yarı insan yarı yılan formunda, güzelliği ve bilgeliğiyle tanınan bir varlıktır. Efsaneye göre, binlerce yıl önce Tarsus’ta yerin yedi kat altında, “Maran” adı verilen akıllı ve şefkatli yılanlar barış içinde yaşardı. Bu yılanların kraliçesi olan Şahmaran, genç ve güzel bir kadındı. 

Kürt Mitolojisindeki Efsaneler Ve Efsanevi Yaratıklar3

Efsaneye göre, Şahmaran’ı ilk gören insan Cemşab adında fakir bir oduncuydu. Bir gün arkadaşlarıyla birlikte bal dolu bir mağara keşfettiler. Arkadaşları, daha fazla bal elde etmek için Cemşab’ı mağarada bırakıp kaçtılar. Mağarada bir delik fark eden Cemşab, cebindeki bıçakla deliği genişleterek eşsiz güzellikte bir bahçeye girdi. Bu bahçede çeşitli çiçekler, bir havuz ve pek çok yılan gördü. Havuzun başındaki tahtta ise süt beyazı vücutlu bir yılan oturuyordu; bu, Şahmaran’dı. 

Cemşab, burada uzun süre kalarak Şahmaran ile dost oldu ve ondan tıbbî bilgiler öğrendi. Ancak, bir gün ailesini özleyerek yeryüzüne dönmek istediğini söyledi. Şahmaran, yerini kimseye söylememesi şartıyla onu serbest bıraktı. Cemşab, yıllarca bu sırrı sakladı. Ancak, ülkenin padişahı hastalandığında, vezir bu hastalığın tek çaresinin Şahmaran’ın etini yemek olduğunu söyledi. Cemşab’ın sırrı ortaya çıkınca, Şahmaran yakalanarak öldürüldü. Efsaneye göre, Şahmaran’ın etini yiyen padişah iyileşti, ilk suyundan içen vezir öldü, Cemşab ise sonsuz bilgeliğe ulaştı. 

Kürt Mitolojisindeki Efsaneler Ve Efsanevi Yaratıklar4

SIMURG: KÜLLERİNDEN DOĞAN KUTSAL KUŞ

Simurg, Kürt anlatılarında bilgelik, şifa ve dirilişin sembolüdür. Geniş kanatlı, devasa bir kuş olarak tasvir edilir. Efsaneye göre Simurg, dünyanın tepesinde yer alan “Bilgi Ağacı”nın dallarında yaşar ve her 1700 yılda bir kendini ateşe vererek yeniden doğar.

Bir Kürt köyüne yıllar önce düşen kuraklık, halkı yoksulluğa sürüklemiştir. Yaşlı bir bilge, köylülere “Simurg’u bulmazsanız bu topraklar bir daha yeşermez” der. En cesur gençler yollara düşer, dağlar aşar, vadiler geçer. Fakat en sonunda dönen tek kişi olur. O da der ki: “Simurg biziz, içimizdeki korkuyu yendik, içimizdeki bilgeliği uyandırdık.” O günden sonra köyde bolluk yeniden baş gösterir.

Kürt Mitolojisindeki Efsaneler Ve Efsanevi Yaratıklar5

ANAHÎTA: HAYAT VEREN SU TANRIÇASI

Anahîta, Kürt mitolojisinde suyun, doğurganlığın ve temizliğin tanrıçası olarak bilinir. Efsaneye göre Anahîta, dağların arasında akan gizemli bir ırmakta yaşar ve bu suyu içenlerin kalpleri arınır, bedenleri hastalıklardan kurtulur.

Anlatıya göre, kurak bir yaz boyunca köylüler susuzluk çekmiş, tarlalar kurumuş ve hayvanlar telef olmaya başlamıştı. Dualar artık gökyüzüne değil, toprağın derinliklerinde yaşayan Anahîta’ya yapılır olmuştu. Bir gün, yaşlı bir kadın rüyasında Anahîta’yı görmüş ve onun önerdiği yere kazma vurunca, toprağın altından serin bir kaynak fışkırmıştı. O günden sonra halk her bahar, Anahîta’ya adaklar sunar, nehir kenarında şarkılarla suyu kutsardı.

DEMETERÊ ZOZANÊ: DAĞLARIN ANA RUHU

DemeterêZozanê, Kürt inançlarında yaylaların, çiçekli dağların ve otlakların koruyucu ruhudur. Çobanların ve hayvanların hamisidir. Rivayete göre, her yıl karlar eridiğinde DemeterêZozanê’nin eli dağların zirvesine dokunur ve yeşil filizler yer yüzüne çıkar.

Bir efsaneye göre, genç bir çoban koyunlarını kaybeder ve dağlarda günlerce aç kalır. Sonunda bayılır ve rüyasında, uzun saçlı, ışıl ışıl gözlü bir kadın belirir. Bu kadın, dağın kalbinden seslenen DemeterêZozanê’dir. Ona “sürünü aramak yerine kendini bul, koyunlar zaten seni bekliyor” der. Çoban uyandığında koyunlarını çiçek dolu bir düzlükte bulur. O düzlük, hâlâ “Demeter’in çayırı” olarak bilinir.

DOĞA RUHLARI VE DİĞER YARATIKLAR

Kürt mitolojisinde, doğanın her unsurunun bir ruhu olduğuna inanılır. Her dağın, nehrin ve gökyüzünün bir ruhu vardır ve bu ruhlar doğanın dengesini sağlar. Bu inanç, Kürt halkının doğayla olan derin bağını ve saygısını yansıtır. 

Kürt mitolojisi, zengin efsaneleri ve derin sembolizmiyle, Mezopotamya’nın kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturur. Bu mitolojik figürler ve inançlar, Kürt halkının tarih boyunca doğayla kurduğu ilişkinin ve kültürel değerlerinin bir yansımasıdır.

Kürt Mitolojisindeki Efsaneler Ve Efsanevi Yaratıklar6

HAKKARÎ EJDERHASI:

Hakkari bölgesinde anlatılan bir efsaneye göre, bir dağın zirvesinde yaşayan devasa bir ejderha köylere korku salar. Ancak bir gün bir köylü, ejderhayı zekasıyla alt eder. Bu yaratık, doğa felaketlerini ve cehaleti simgeler.

RUHENKLER:

Doğada her varlığın bir ruhu olduğuna inanılan Kürt inancında, dağların, suların, ağaçların ruhlarına Ruhenk denir. Bu ruhlar doğanın dengesini korur. Özellikle Dêrsim bölgesinde halen anlatılan birçok efsanede Ruhenk figürlerine rastlanır.

Muhabir: Ali Çekdar KORKMA