Türkiye gündeminde uzun yıllar boyunca yer alan PKK, 2025 yılında aldığı kararla kendini feshetti. Bu gelişme, 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen 12. Olağanüstü Kongre’nin ardından kamuoyuna duyuruldu. PKK’nın karar metninde, örgütün misyonunun tamamlandığı ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamanın ardından örgütün silahlı faaliyetlerine son verdiği bildirildi.
Fesih kararının alınmasında hem iç dinamikler hem de bölgesel ve uluslararası gelişmeler etkili oldu. Türkiye’nin güvenlik politikaları, değişen dış destek dengeleri ve siyasi çözüm sürecine dair sinyaller bu kararı hızlandıran etkenler arasında gösteriliyor.
PKK NASIL VE NEDEN KURULDU?
PKK (Kürdistan İşçi Partisi), 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde Abdullah Öcalan ve arkadaşları tarafından kuruldu. İlk amacı bağımsız bir Kürt devleti kurmak olan örgüt, ilerleyen yıllarda bu hedefi Türkiye sınırları içinde kültürel ve siyasal haklar mücadelesine dönüştürdü. Silahlı mücadele ise 1984 yılında Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde yapılan saldırılarla resmen başladı.
PKK KENDİNİ NEDEN FESHETTİ?
12 Mayıs 2025 tarihinde PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12. Olağanüstü Kongresi’nde aldığı kararla kendini feshettiğini ve silahlı mücadelesine son verdiğini duyurdu. Bu karar, örgütün kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine alındı. PKK, yaptığı açıklamada, “Kürt sorununun demokratik siyaset yoluyla çözüleceği noktada tarihi misyonumuz tamamlanmıştır” ifadelerine yer verdi.
Fesih kararının alınmasında, Türkiye’nin artan askeri operasyonları, uluslararası destek kaybı ve bölgesel gelişmelerin etkili olduğu belirtiliyor. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin desteğini çekmesi ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, PKK’nın hareket alanını daralttı. Ayrıca, Kürt sorununun çözümünde siyasi yolların ön plana çıkması, örgütün silahlı mücadeleyi sonlandırma kararında etkili oldu.
PKK’nın fesih kararı, Türkiye’de ve bölgede yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu sürecin kalıcı barışa dönüşebilmesi için taraflar arasında güvenin tesis edilmesi ve siyasi çözüm yollarının etkin bir şekilde işletilmesi gerektiği vurgulanıyor.
