“Hayatı yeniden yaşama şansın olsaydı, neleri değiştirirdin üstadım?” dedi.

“Hayatı yeniden yaşama şansın olsaydı, neleri değiştirirdin üstadım dedi?”

Cevap verdi usta : “Öncelikle hata yapmaktan yaşadığım hayattaki kadar korkmazdım. Önemsemediğim, birçok şeyi daha çok önemserdim ve önemsediğim birçok şeyi o kadar da önemsemezdim” dedi. 

Hata yapma korkusu, çoğu zaman adım atmamıza engel oluyor ve karsız kaldığımız o süreçler hayatımızı bizi en çok zorlayan anlarındandır belki de. Karar vermek ve tercih yapmak aslında hayatımızın yer, yön ve içeriğini belirlediği için önemli anlardır ve bizi zorlaması da normaldir. 

Çünkü yaşamımız yaptığımız o tercihlerden oluşuyor. Eğer diğerini tercih etseydik yaşayacağımız birçok şey farklı olurdu ve aslında bu hayatı değil o hayatı yaşamış olacaktık. Kuşkusuz bundan sonra da tercihler yapacağız, kararlar vereceğiz.

Peki tercihler yaparken odaklandığımız şey nedir? Kendimizden emin, istediğimizi o tercihte bulacağımıza inanarak mı yapıyoruz? yoksa hayal kırıklığı yaratacak sonuçların korkusuyla mı yapıyoruz? hangi duygunun derinliklerimizde canlandığına bakarsak, sonuçların da o hissettiğimiz baskın duyguya uygun geliştiğini gözlemleriz. 

Bilimsel araştırmalar hayatımızın, tercihlerimden oluştuğunu ve bütün tecrübelerimizin de o tercihlerle belirlendiğini söylüyor. 

Aslında biz, bu araştırmanın yapıldığını ve bunun böyle olduğunu bilmezsek de tercihler yaparken çok fazla çelişki ve ikilemde kalamaızın nedeni olarak vereceğimiz karar ve yapacağımız tercihin ne kadar önemli olduğunu içten içe biliyor olmamızdan olduğunu düşünüyorum. 

Tercih yapma ve karar verme süreçlerinde insaların cesur davranması için “En kötü tercih tercihsiz kalmaktan iyidir” diye bir motivasyon sözü imdadımıza yetişsin diye üretilmiş. 

Bir tercih yaptığımızda belki de diğer alternatif seçeneklerin nasıl bir hayat içerdiğini de merak ettiğimizdendir, genelde kolay olmuyor ama  tercih yapmak ya da karar vermenin en güzel tarafı onca şeyin içinde tercih ettiğimize odaklanmaya başlarız ve artık o hayattan umduğumuzu elde etmeye çalışırız. 

Karar vermek ya da tercih yapmak bizi bir amaca yönelttiği için artık şu ifadeyi unutmamalıyız: “Bana en uygun olanı seçtim ve beni mutlu eden, istediğimşeyler bu tercihte olduğu için bu yaşam tercihinde başarılı olacağım ve istediğim sonuçları elde edemezsem de tecrübe kazanırım” bakış açıyla bakabilirsek hayatımızı kolaylaştırmış oluruz. 

Ünlü filozof Socrates’in “Evlenin (eşiniz) iyi çıkarsa mutlu, kötü çıkarsa filozof olursunuz” sözü geldi. 

Tercih yaparken korkmak yerine sakin ve dikkatli olmak önemli ama korkmanın bize bir faydası olmayacağının bilincinde olmalıyız. 

Bir amacımız var istediğimiz hayatı seçip yaşamak ve herşeyimiz buna odaklı olursa hem yaşamış hem de öğrenmiş olacağız.

Bir çocuk yürümeyi öğrenene kadar 6500’den fazla kez yere düşer ama yürüyene kadar düşüp kalkmaya devam eder. 

Yani her düştüğünümüzde aklımıza gelen ilk şey ayağa kalkmak ve herşeye yeniden başlamak olamalı. 

Ustaya sormuşlar “her şeyinizi kaybettik, şimdi ne olacak?” 

Usta cevap vermiş : “çay koy, her şeye yeniden başlıyoruz.”

Her zaman kendimize güvenmeliyiz. Bizden başka bir tane daha yok ve bizden başka hiç kimse, her zaman bizimle değildir. Seçtiğimiz hayatlarla da barışık olmalı ve bize öğrettiklerine bakmalıyız. Bu bir dahaki tercihimizde daha kararlı olmamızı sağlayacak tecrübeler verir bize.

Karanlık ve umutsuzluğa inat, içinizdeki umut ve aydınlığı besleyelim. 

Özgüvenli ve sevgi dolu hayat hayalimizi, gerçeğimiz yapalım.