AMED TIMES - Buğday, arpa ve çavdar… Sofralarda yer alan pek çok üründe yer alan bu tahıllar, bazı insanlarda glüten hassasiyetine sebep oluyor.  Çözümü ise glütensiz beslenmekten geçiyor.

Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız glüten hassasiyeti, ihmale gelmeyecek önemli bir sorun. Gün içerisinde tüketilen pek çok besin maddesinde yer alan glüten, bazı insanlarda sağlık sorununa yol açıyor. Üstelik çoğu kişi yaşadığı şikayetlerin sebebinin glüten hassasiyeti olduğunun farkında bile değil.
Hassasiyeti olan kişilerde karın ağrısından dikkat eksikliğine kadar birçok rahatsızlığa neden olan glüten, en fazla çölyak hastalarını etkiliyor. Öyle ki bu hastaların ömür boyu glütensiz gıdalarla beslenmesi gerekiyor.

Peki glüten hassasiyeti hangi belirtilerle kendini ele veriyor? Bu hassasiyete sahip olan kişilerin beslenirken nelere dikkat etmesi gerekiyor? Glüten içeren besinlerin yerine hangi besinleri tercih etmeliler? Merak edilenlere Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. H.Tarık Kani  ile yanıt aradık.

Diyarbakır’da denetimler devam ediyor Diyarbakır’da denetimler devam ediyor

Sindirim sisteminde sorunlara yol açıyor

Glüten aslında buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bitkisel bir protein. Ancak bu protein bazı insanlar tarafından tüketildiğinde özellikle sindirim sisteminde pek çok soruna yol açıyor. Doç. Dr. Kani, glüten hassasiyetinde görülebilecek başlıca belirtileri şöyle açıklıyor:

“Glüten hassasiyetinde karın ağrısı, karın şişkinliği, ishal gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Ancak belirtiler sadece sindirim sistemi ile sınırlı değildir. Bunların yanında halsizlik, yorgunluk, dikkat eksikliği, baş ağrısı, kemik ve eklem ağrıları gibi yakınmalar da olabilir. Belirtiler glüten alımından saatler veya günler sonra ortaya çıkar ve glüten alımı kesilince düzelir.”

Buğday alerjisi glüten hassasiyetiyle karıştırılabiliyor

Glütenle ilişkili hastalıkları, çölyak olmayan glüten hassasiyeti ve çölyak olarak özetleyen Doç. Dr. Kani, önemli bir ayrıntıya dikkat çekerek “Bunun yanı sıra buğday alerjisi de -glüten ilişkili olmasa da- benzer şikayetlerle ortaya çıktığı için glüten hassasiyeti ile sıkça karışmaktadır” diyor.

Glüten ile ilişkili hastalıklar başlangıç semptomları itibarıyla pek çok hastalıkla karışabiliyor. Nitekim bu konuda yer yer farkındalığın az olması nedeniyle hekime başvurma gereği bile duyulmayabiliyor ki bu da teşhis sürecini hayli geciktiriyor.
Peki glüten hassasiyeti nasıl tespit ediliyor? Çölyak kaynaklı olup olmadığı noktasında nasıl bir ayrım yapılıyor? Yanıtını Doç. Dr. Kani’den öğreniyoruz:

“Glüten hassasiyetinde çölyak hastalığından farklı olarak ince bağırsaktan alınan biyopsi örnekleri normal saptanır. Yine çölyak tanısında yüksek saptanan antikorlar çoğunlukla bulunmaz. Çölyak olmayan glüten hassasiyetinin tanısı, doktor kontrolünde öncelikle çölyak ve buğday alerjisi gibi benzer semptomları olan hastalıkları dışlayıp, aralıklı glüten çekmek ve maruz bırakmak ile hastanın takip edilmesi ve bu takip sırasında gastrointestinal semptom değerlendirme ölçeğine verdiği yanıtı takip ile konur.”

Akla ilk çölyak hastalığı geliyor

Glüten hassasiyeti denilince akla ilk gelen hastalık elbette çölyak… Kronik bir hastalık olan çölyak hastalığının nasıl ortaya çıktığını Doç. Dr. Kani şöyle anlatıyor:

“Çölyak hastalığı genetik yatkınlığı bulunan bireylerde buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi bazı besin ürünlerinin bileşiminde yer alan glütene karşı ince bağırsak düzeyinde gelişen immün cevap sonucu ortaya çıkıyor. Klinik esas olarak yağ, protein, karbonhidrat, vitamin, demir, kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi besinsel ürünlerinin emilim bozuklukları ve eksikliklerine bağlı gelişiyor. Birçok hastada semptomsuz veya çok az semptomlar seyrederken az bir kısmında şiddetli semptomlar görülür.”

Karın ağrısı, şişkinlik, gaz, ishal, bulantı, yağlı dışkılama gibi çeşitli sindirim sistemi bulguları görülen hastalığın sebep olduğu diğer şikayetleri Doç. Dr. Kani, “Tüm bunlara ek olarak kilo kaybı, kansızlık, kemik erimesi, cilt bulguları, nörolojik bulgular, kanama bozuklukları, karaciğer enzim yüksekliği, kas kuvvetsizliği, depresyon gibi çeşitli sindirim sistemi dışı bulgularla da ortaya çıkabilir” diye açıklıyor.

Hangi besinler tüketilmemeli?

Bilindiği üzere glüten hassasiyeti olan kişilerin bu sorunu yaşamamak için beslenmelerine dikkat etmesi gerekiyor. Peki özellikle hangi besinleri tüketmek glüten hassasiyeti olan kişilere önerilmiyor? “Un, ekmek, makarna, hamur işleri, pizza, kek kreması, kraker, bazı soslar, bazı işlenmiş et ürünleri, malt gibi gıdalar glüten içerir veya içerebilir” diye konuya açıklık getiren Doç. Dr. Kani, şöyle uyarıda bulunuyor:

“Bazı çocuk oyuncaklarında da (oyun hamuru, kağıt hamuru) glüten olabileceği için çölyak hastalığı olan çocuklar veya ebeveynler bu oyuncakların etiketlerini dikkati okumalı ve glüten içeren ürünlerle temas ettikten sonra ellerini yıkamalılar.”

Kaynak: Haber Merkezi